Ağbaba: "9000 polis ile İl binamıza kayyum getirlidi! Bu mu hukuk?"

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'dan oldukça sert sözler geldi: “Düşman Düşmana Bunu Yapmaz! 9.000 Polisle İl Binamıza Kayyum Getiriliyor!”

Gürsel Tekin'in kayyum atandıktan sonra CHP İl Binasına girişinin polis kontoründe gerçekleşmesi ciddi tepkilere neden oldu. Gürsel Tekin'in İstanbul’da CHP il binasına kayyum atanması için gerçekleştirilen polis destekli operasyon, siyasetin ve demokrasinin sınırlarını zorladı. CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, bugünkü olayları sert sözlerle eleştirirken, Türkiye tarihinin benzerine az rastlanan bir müdahale olarak nitelendirdi. İstanbul’da 9.000 polis memurunun, CHP il binasına kayyum yerleştirmek için görevlendirildiğini belirten Ağbaba, operasyonun hukuka ve demokratik ilkelere aykırı olduğunu vurguladı. Ağbaba, konuşmasında sadece partisine değil, Türkiye’nin demokrasisine ve Cumhuriyeti’ne yapılan bir ihaneti dile getirdi.

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın Sözcü TV'deki konuşmasında açıklamaları şöyle:

Düşman düşmana bunu yapmaz. Bir Cumhuriyet Halk Partisi'nin il binasına 9.000 polisle geliyorsa bunu sorgulamanız lazım. Ben tekrar milletin vicdanına seslenerek söylemek istiyorum. 9.000 tane insan, 9.000 tane polis memuru Cumhuriyet Halk Partisi'nin il binasının adına kayyumu korumak için geliyor. Maalesef kanunsuz bir emir. İçişleri Bakanı'na emir veriyor, vali de yolları kesiyor. Acaba ne için yapılıyor? Ne için yapılıyor bu? Bir kayyumu il binamıza yerleştirmek ve partiyi karıştırmak için yapıyorlar. Bakın, partinin karıştığı falan yok. Öncelikle onu söyleyeyim. Müthiş bir öfke var tabanımızda. Hem sosyal medya hem Türkiye’nin her yanında çok tehditli telefonlar alıyoruz. Kınama telefonları alıyoruz. Partinin bölündüğü, partinin parçalandığı, partide olan bir şey yok. Ama maalesef yaşadıklarımız var. Değişimi hazmedemeyen birkaç kişiyle, 31 Mart’ta 47 yıl sonra Cumhuriyet Halk Partisi'nin birinci parti olmasını hazmedemeyen AKP yandaşlarıyla içimizdeki birkaç kişinin iş birliği sonucunda Türkiye demokrasisinin hiç hafif etmediği, tarihimizde görülmemiş bir olay yaşıyoruz.

akp ile işbirliği yapıyorlar


Bu başka türlü mümkün değil. Bakın, bu başka türlü mümkün değil. İmkânsız, net gözüküyor. Tabloyu, siyaseti bilen herkes, birazcık hukuku bilen herkes görüyor. Burada AKP ile bizim içimizdeki koltuk meraklılarının açık bir iş birliği, bir ihaneti var. Hainliği var. Bu ihanet sadece Cumhuriyet Halk Partisi'ne değil, Türkiye'nin geleceğine, Türkiye'nin Cumhuriyeti'ne, demokrasisine yapılmış bir ihanettir, bir hainliktir. Bu kadar açık söylüyorum. Bakın, 12 Eylül darbesinde bile bu kadar üzülmedik. Yani 12 Eylül darbesi partimizi kapattı ama karşımızdaki güç belliydi. Bu yapılan şey hakikaten her Cumhuriyet Halk Partili’nin, her demokratın; sadece Cumhuriyet Halk Partisi'nde değil, İYİ Partisi'nde, DEM Partisi'nde, DEVA Partisi'nde, herkesin içine açılan, canını sıkan bir olaydır. Çünkü bu sadece Cumhuriyet Halk Partisi'ne vurulmuş bir darbe değildir. Bu Türkiye demokrasisine yapılmış bir olaydır.
Bakın, ülkenin siyaseti, demokrasi bir ceza hâkiminin eline bırakılmıştır. Bu, hem Türkiye Büyük Millet Meclisi iradesine büyük bir darbedir, hem Siyasi Partiler Kanunu’na darbedir, hem Yüksek Seçim Kurulu’na bir darbedir. Maalesef seçim hukukumuz bu darbeyle büyük yara almıştır. Maalesef Türkiye demokrasisi bu görüntülerle, bu işgal girişimiyle büyük yara almıştır. Ama hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Genel Başkanımızın liderliğiyle bu mücadele sürecek. Millet bizimle birlikte olduğu sürece kimse demokrasimizi, Cumhuriyetimizi yıkamaz, teslim alamaz.

malvarlığı açıklamak için hodri meydan

Kayyum’a sormak lazım ama biz bu zaman hodri meydan diyoruz, her siyasi parti genel başkanları, her siyasetçi,  milletvekilliği yapmış herkesin mal varlığını açıklamaya ve açıkça soruşturmaya biz hazır olduğumuzu, hep milletvekilimizin hazır olduğunu söylemek isterim. İnşallah Kayyum da buna hazırdır. Bakın sadece biraz önce söylediğim sözlere de bir şey ekleyeyim. Milletvekillerimize baskı var, siyasetçilere baskı var, belediye başkanlarına baskı var, basına baskı yok mu? Bu onların devamı değil mi? Örneğin Sözcü TV niye kapatıldı? Ya da Sözcü TV’de program yapan Özlem Gürses’in hangi sözünden dolayı aylarca e-basında tutuldu? Bunların hepsini bir biçim olarak görmek lazım. 31 Mart seçimlerinde Allah yenilgiyi hak etmedi. Bakın bir siyasetin demokrat mı değil mi olduğunu ne zaman anlarsınız? Seçim kazandığında değil. Seçim kazandığında herkes koltuğa oturur. Ama seçim kaybettiğinde bir darbe yapıyorsak, bunu hazmedemiyorsak, o zaman senin demokratlığın sorgulanır, ne anlama geldiğini herkes de bilir.


23 Mart’ta ne oldu? Cumhuriyet Halk Partisi’nin Cumhurbaşkanlığı ilan ettiği Sayın Ekrem İmamoğlu’nun 40 yıllık diplomasını yok ettiler. Bunu kimseye anlatamıyorlar, kabul ettiremiyorlar, dünyaya da anlatamıyorlar, anlatamayacaklar da. Son an oldu, 19 Mart’ta 4 tane sahte gizli tanığın iftiralarıyla Ekrem İmamoğlu cezaevine atıldı, onun altı doldurulamadı. Ne yapıldı? Etkin pişmanlıktan yararlanarak, insanlara baskı yaparak iftiracı tanıklar sürecizdi. Buna kimse yine inanmıyor. Bakın, bu kadar operasyona, bu kadar medya gücüne rağmen kimse Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarının, Zeydan Kararlar’ın ve diğer belediye başkanlarımızın bir usulsüzlük yaptığına kimse inanmıyor. Bunun bir siyasi operasyon olduğunu görüyor. Bakın, bu süreçte Özgür Özer’in güçlü liderliği karşısında maalesef çaresizliği, acil duruma düşen bir siyasi iktidar var. Bunun biraz önce Cumhurbaşkanı açıklıyor, diyor ki yargı kararlarına uyacaksınız. 

bize akıl verene bakın

Yargı kararlarını tanımıyorum diyemezsin. Yani Allah aşkına bunu söylediğine bakın. Ne diyordu? Ben Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımıyorum. Ben yargıdaki kararlarını tanımıyorum. Ben Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararını tanımıyorum. Tanımıyorum diyen birisi bize hukuk dersi vermeye çalışıyor. Bunun altını çizmek lazım. Bu bir siyasi operasyondur. Elimizde yapılan da siyasi operasyondur. Ekrem İmamoğlu'nun operasyondan bağımsız değildir. Bakın, Türkiye'de her hafta bazen haftada 4-5 tane miting yapan güçlü bir liderimiz var. İstanbul'da her hafta miting yapan güçlü bir il başkanımız var, Sayın Özgür Çelik Örgütümüz. Her hafta bakın, her hafta miting yapılıyor. Önce ne denildi? Bu mitingler, efendime söyleyeyim, 3-5 hafta devam eder, sözümler de denildi. Ama her yapılan miting, bir önceki mitingi aşıyor. Her yapılan mitingdeki heyecan, coşkuyu, bir önceki eylemdeki coşkuyu aşıyor. Özgür Çelik'in hedef seçilmesinin sebeplerinden birisi de budur. Sokaktan korkudur, eylemden korkudur. Kendi irademizle, milletin iradesiyle, belediye başkanlarımızın iradesiyle...

İLGİLİ HABERLER