Depremin enkazı henüz tamamen kaldırılmamışken Malatya’nın Doğanşehir ilçesi şimdi de taş ocaklarının istilasıyla boğuşuyor. İlçenin Çığlık, Kelhalil, Eskiköy ve çevresinde faaliyet gösteren taş ocakları, adeta bir çevre felaketine dönüşmüş durumda. Toz bulutları mahalleleri sarıyor, tarım alanları çoraklaşıyor, çocuklar nefes darlığıyla okula gidiyor, yaşlılar ise evlerinden çıkamaz hale geliyor.
Yıllardır süregelen bu sorun, son aylarda iyice dayanılmaz bir noktaya ulaştı. Halkın isyanı büyüyor, sabrı tükeniyor. Ancak ortada koca bir sessizlik var. Ne taş ocağı şirketleri sorumluluk alıyor ne de yetkililer harekete geçiyor.
“Göstermelik Sulama ile Millet Kandırılıyor”
Bölge halkı, taş ocağı firmalarının “göz boyama” politikalarına isyan ediyor. Şirketler yalnızca ana caddenin kenarındaki 100–150 metrelik yolu sulayarak sanki toz sorunu çözülmüş gibi göstermeye çalışıyor. Ancak geri kalan devasa çalışma sahaları toz deryasına dönüşmüş durumda.
Mazlum Kutlu isimli vatandaş, Doğanşehirliler Grubu adlı sosyal medya platformunda yaptığı açıklamada bu tabloyu şu sözlerle özetledi:
“Göstermelik sulamalarla yetkilileri kandırıyorlar. Ama biz kandırılmıyoruz. Toz toprağın içinde nefes alamıyoruz, evlerimiz çamura bulandı, bahçelerimizdeki kayısı ağaçları kuruyor. Bu, açık bir aldatmaca! Biz halkız, biz yaşıyoruz, biz ölüyoruz.

Halk Ölürken neden Susuyor?”
Doğanşehirli vatandaşların en büyük tepkisi, bu çığlığın yıllardır duyulmaması. Kutlu’nun sözleri aslında herkesin dilindeki isyanı yansıtıyor:
“Bir deyim vardır: İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Ama bizler devletini seven yurttaşlar olarak her gün ölümle baş başa bırakılıyoruz. Defalarca çağrı yaptık, dosyalar sunduk, şikâyet ettik. Ne yazık ki bugüne kadar sesimize kulak veren olmadı. Bizi görmezden gelmek, halkı göz göre göre ölüme terk etmektir.”
Toz Bulutunun Altında Can Çekişen Doğa
Taş ocaklarının açtığı yaralar yalnızca insan sağlığını değil, doğayı da öldürüyor. Yılların kayısı ağaçları beyaza kesmiş, toprağın verimi düşmüş, yer altı suları kirlenmiş durumda. Bölge halkı, çocukların oyun alanlarının bile tozdan kapkara olduğunu söylüyor.
“Yeşil ağaçlarımız artık griye döndü. Sanki bahçelerimizin üstüne kül yağmış gibi. Biz nefes alamıyoruz, doğa can çekişiyor” diyen vatandaşlar, bu tablonun bir “çevre katliamı” olduğunu dile getiriyor.
“Halk Bedel Ödüyor, Şirketler Kazanıyor”
Ortadaki adaletsizlik halkı çileden çıkarıyor. Bir yanda milyarlık ihalelerle para kazanan taş ocağı şirketleri, diğer yanda hasta olan çocuklar, tarlası kuruyan çiftçiler, evinden çıkamayan yaşlılar…
Kutlu bu tabloyu şöyle özetliyor:
“Eğer bu gidişata dur denilmezse, bedelini en ağır şekilde bizler ödeyeceğiz. Sağlığımızdan oluyoruz, toprağımızı kaybediyoruz, çocuklarımız hasta oluyor. Ama şirketler milyarlar kazanıyor. Buna kim dur diyecek?”
Doğanşehir’in Feryadı: “Artık Yeter!”
Doğanşehir halkı, taş ocaklarının faaliyetlerine derhal son verilmesini istiyor. Sosyal medyada her geçen gün artan paylaşımlar, aslında toplumun sabrının tükendiğini gösteriyor.
Bir vatandaşın sözleri ise her şeyi özetliyor:
“Depremde evimizi kaybettik, şimdi de nefesimizi kaybediyoruz. Daha neyi bekliyorlar? Mezarlığa taşındığımızda mı sesimizi duyacaklar?”
Yetkililere Çağrı: Sessiz Kalmayın!
Doğanşehir’in çığlığı artık gizlenemez hale geldi. Bu sorun görmezden gelinirse, yarın çok geç olacak. Halkın çağrısı açık:
Yaşam alanlarımızı kurtarın.
Şirketlerin aldatmacasına göz yummayın.
Çocuklarımızın geleceğini toz bulutlarına teslim etmeyin.
Doğanşehir’in nefesi tükeniyor… Halk, devletin gerçek gücünü, adaletini ve koruyucu elini görmek istiyor.