Türkiye son haftalarda yeniden hızlanan “Barış ve Demokratik Toplum Süreci”yle birlikte politik gündemin en sıcak dönemlerinden birine girdi. İmralı’ya gidilmesi planlanan Meclis Komisyonu ziyaretleri, yeni çözüm konsepti, terörün tümden bitirilmesine yönelik hamleler ve Suriye-Irak hattındaki diplomasi trafiği, ülkeyi adeta yeni bir dönemin eşiğine taşıdı.
Tam da bu kritik atmosferde AK Parti Malatya Milletvekili Abdurrahman Babacan’ın İlke TV’de Damla Yılmaz’a yaptığı açıklamalar, sürecin hem siyasi hem stratejik ayaklarını sarsıcı biçimde ortaya koydu. Babacan, özellikle CHP’nin süreçten çekilme tavrını ağır ifadelerle eleştirirken, barış çabalarının ülkenin geleceği açısından taşıdığı önem üzerinde durdu.
Yeni Sürecin Anatomisi: Ankara’da Neler Oluyor?
Son haftalarda Meclis kulislerinde hareketlilik zirveye çıkmış durumda. Güvenlik bürokrasisi, Dışişleri, Milli Savunma Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı arasında aralıksız süren toplantılar gösteriyor ki; Türkiye artık sadece içerde değil, Irak ve Suriye hattında da köklü bir tasfiye hedefliyor.
Bu yeni konjonktürde, Meclis’te oluşturulan komisyonun İmralı dâhil tüm aktörlerle görüşmesi planlanıyor. Türkiye daha önce benzer süreçleri denese de bu kez hem uluslararası şartlar hem sahadaki dengeler hem de örgütsel çözülme ortada. Babacan’ın sözleri de bunu doğrular nitelikte.
Babacan’ın Tarihi Cümlesi: “Bu sorunu çözeceğiz!”
Abdurrahman Babacan, hükümetin kararlılığını vurgularken süreci şu sözlerle açtı:
“Bu sorunu çözeceğiz. Yani siyasi irade olarak bunu kafasına koymuş bir iktidardan söz ediyoruz… Dolayısıyla burada yapılması gereken, meseleyi teknik bir konu olarak görmek.”
Bu çıkış, iktidar kanadının süreci tamamen “seçim politikası değil devlet politikası” olarak ele aldığını bir kez daha ortaya koydu.
130’dan Fazla Kuruluşla Yapılan Görüşmeler: Şeffaflığa Dikkat Çekildi
Malatya Milletvekili Abdurrahman Babacan, şu ana kadar farklı ideolojik çevrelerden yüzlerce kişiyle görüşüldüğünü, sürecin olabildiğince şeffaf şekilde ilerlediğini vurguladı. Bu açıklama, sürecin kapalı kapılar ardında yürütüldüğü yönündeki eleştirileri de boşa düşürdü.
İmralı Tartışmaları Alevlenmişken: “Mesele bu kadar basit!”
İmralı’ya gidilip gidilmeyeceği üzerine tartışmalar sürerken Babacan’dan net mesaj geldi:
“Bu konuyu gereğinden fazla büyütmemek lazım. Bu sorunun aktörlerinden biri Öcalan… Bu görüşme süreci şeffaflık göstergesidir.”
Abdurrahman Babacan, Meclis’in Öcalan’ın ayağına gitmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, mevzuatın açık olduğunu ve tüm görüşmelerin devlet denetiminde gerçekleşeceğini hatırlattı.
Böylece günlerdir kamuoyunda köpürtülen tartışmaya da nokta koymuş oldu.
Gözler CHP’ye Çevrildi! “Bu zihniyet barış perspektifini reddediyor!”
Abdurrahman Babacan’ın açıklamalarının en çok ses getiren kısmı ise CHP’ye yönelik sert eleştiriler oldu. CHP’nin komisyon sürecine katılmama kararı, Ankara’da “yeni bir kriz” olarak yorumlanırken Babacan şöyle konuştu:
“CHP’li arkadaşlar yanlış yaptı… Bugünkü tutumları kendi geçmişleriyle örtüşüyor. Sorunun kaynağı olan bir zihniyet dünyası bugün ‘bu sürecin parçası olmayacağız’ diyerek kendini yeniden göstermiş oldu.”
Bu çıkış, siyasette önümüzdeki günlerde yeni tartışmaların fitilini ateşlemiş durumda.
Meclis kaynakları, CHP’nin bu kararının iktidar tarafından “süreci sabote girişimi” olarak değerlendirildiğini belirtiyor.
“Gidin hesaplaşın! Yetkiniz var!” – Tarihi çağrı
Babacan CHP’ye açık davet niteliğinde sözler söyledi:
“Gayet tabii İmralı’ya gidip hangi itirazlarınız varsa açık açık söyleyebilirsiniz… ‘Niye silah aldın? Masum insanların vebali ne oldu?’ gibi sorular orada sorulur.”
Bu açıklama, komisyonun sadece dinleyen değil, aynı zamanda hesap soran bir mekanizma olacağı mesajını da içeriyor.
2013–2015 Sürecinin Perde Arkası: “Eğer doğru aktarılabilseydi bugün farklı olurduk!”
Abdurrahman Babacan’ın gündem yaratan değerlendirmelerinden biri de geçmiş çözüm süreciyle ilgiliydi:
“2013-2015 döneminde Öcalan’ın görüşleri doğrudan iletilebilseydi belki bugün çok daha farklı bir noktada olurduk.”
Bu cümle, geçmişte süreci sabote eden aktörlere de ince bir gönderme olarak yorumlandı.
Cumhurbaşkanı’nın çizdiği rota: “Bir milim sapmayız!”
Babacan, sürece ilişkin kararlılığı şu sözlerle vurguladı:
“Bu işi çözelim, bitirelim ve Türkiye’yi yeni bir ufka taşıyalım… Sayın Cumhurbaşkanımızın rotası nettir; biz bu rotadan bir milim sapmayız.”
Diplomasi koridorlarında bu sözler, yeni sürecin doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde yürütüldüğü şeklinde değerlendiriliyor.
Irak ve Suriye Denkleminde Kritik Uyarı: “Bu tuzağa düşmeyin!”
Abdurrahman Babacan’ın Suriye sahasına ilişkin değerlendirmeleri ise uluslararası odakların dikkatini çekmiş durumda. YPG’nin federasyon arayışının İsrail eksenli bir proje olduğunun altını çizerek şöyle konuştu:
“Eğer bu tuzağa düşerlerse Türkiye buna askeri olarak izin vermez.”
Bu cümle, Türkiye’nin sahadaki tüm oldubittilere karşı net tavrını bir kez daha ortaya koydu.
Örgütün Fesih Kararı Sonrası: “Hukuk yeni bir zemin oluşturmak zorunda”
Örgütün “fesih” açıklamasının ardından Ankara’da yeni yasal hazırlık süreci başladı. Babacan, yapılacak düzenlemelerin kapsamını şu sözlerle açıkladı:
“Hukuk devletinde ‘Ben buna inanmıyorum’ deme lüksü yoktur… Farklı kategorilere göre kademeli bir hukuki metin hazırlıyoruz.”
Bu kapsamda örgüt mensupları suça karışma düzeylerine göre sınıflandırılacak.
AHİM kararı sonrası süreç: “Artık hukuk mercileri gereğini yapacak”
Malatya Milletvekili Abdurrahman Babacan, AHİM kararının ardından topun tamamen hukuk alanına geçtiğini belirterek şunları söyledi:
“Bizim AHİM’e yaptığımız itiraz karara bağlandı… Bundan sonra hukuk mercileri gereğini yapar.”
Bu açıklama, önümüzdeki haftalarda somut adımların atılacağının göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Türkiye Yeni Bir Eşikle Karşı Karşıya
Abdurrahman Babacan’ın açıklamaları, sürecin hem siyasi hem diplomatik hem de hukuki boyutlarının ne kadar kapsamlı olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Özellikle CHP’ye yönelik eleştiriler, Ankara kulislerini hareketlendirdi ve “muhalefet çözümün neresinde duruyor?” sorusunu yeniden gündeme taşıdı.
Türkiye uzun yıllardır ilk kez bu kadar net bir çözüm hedefiyle ilerlerken, Babacan’ın ifadeleri sürecin önümüzdeki günlerde daha da hızlanacağını gösteriyor.
