Akademik liyakatta sınıfta kalan Malatya’daki iki üniversite rektörü, bilimsel performans sıralamasında Türkiye ortalamasının gerisinde kaldı. Özellikle Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Bentli, daha önce de “torpille atandı” iddialarıyla gündeme gelmişti.
Türkiye genelindeki 202 devlet ve vakıf üniversitesi rektörünün bilimsel etkisi, uluslararası geçerliliği olan h-indeksi (etki katsayısı) kriteriyle mercek altına alındı. Baran Can Sayın’ın Oksijen Gazetesi'nde yer alan haberine göre, yapılan analizler sonucunda akademik dünyada şaşkınlık ve hayal kırıklığı yaratan bir tablo ortaya çıktı. Sıralamada Malatya’daki iki üniversitenin rektörleri de ilk 20’ye giremedi.
Prof. Dr. Nusret Akpolat 23. sırada, ancak adaylar ondan daha başarılıydı
Malatya’nın köklü üniversitesi olan İnönü Üniversitesi'nin mevcut rektörü Prof. Dr. Nusret Akpolat, 34 h-indeks ile genel listede 23. sırada yer aldı. Bu veri, Türkiye ortalamasının üzerinde olsa da; geçtiğimiz yıl rektörlük yarışında onunla birlikte aday olan akademisyenlerin h-indekslerinin daha yüksek olduğu görüldü.
Prof. Dr. Hakan Parlakpınar: 45 h-indeks
Prof. Dr. Ahmet Sami Akbulut: 44 h-indeks
Bu durum, rektör atamalarında akademik liyakatin göz ardı edilmiş olabileceği yönündeki eleştirileri gündeme getirdi.
Rektör Recep Bentli: 10 h-indeks ile 142. sırada
Daha çarpıcı tablo ise Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Bentli cephesinde görüldü. Bentli, sadece 10 h-indeks ile 202 rektör arasında 142. sıraya yerleşti. Bu skor, profesörlük için asgari kabul edilen 18 h-indeks eşiğinin oldukça altında.
Rektör Bentli, göreve atandığı 2022 yılından bu yana bilimsel yetersizlik, siyasi torpil, yönetim beceriksizliği ve liyakat dışı kadro atamaları gibi çeşitli iddialarla kamuoyunun ve akademik çevrelerin eleştirilerine maruz kalmıştı. Atanma sürecinde öne çıkan “sağlık bürokrasisinden gelmesi ama akademik geçmişinin zayıf olması” gibi eleştiriler, bu bilimsel performans raporuyla adeta belgelenmiş oldu.
Akademik Performans Krizi
Türkiye'de Rektörlerin %69’u Profesörlük Kriterinin Altında. Raporda, Türkiye’deki rektörlerin genel akademik düzeyine dair ciddi uyarı niteliğinde veriler yer alıyor:
202 rektörden sadece 63’ü, profesörlük için gereken 18 h-indeks barajını geçebildi.
Geriye kalan 139 rektör (%69) bu eşiğin altında kaldı.
60 rektörün h-indeksi 10’un altında, 10 rektörün 3 ve altında, 2 rektörün ise yalnızca 1 olarak kaydedildi. Bu bulgular, üniversitelerin başındaki yöneticilerin bilimsel üretkenliğinin büyük bölümünün yetersiz olduğunu ortaya koyuyor.
Malatya Turgut Özal Üniversitesi'nde Akademik Çöküş mü?
Kurulduğu günden bu yana gelişim vaatleriyle öne çıkan Malatya Turgut Özal Üniversitesi, ne yazık ki bilimsel performans ve akademik atamalar konusunda beklentileri karşılayamadı. Üniversitenin rektörü olan Prof. Dr. Recep Bentli hakkında daha önce:
Alan dışı görevlendirmeler, Bilimsel üretkenlikten uzak bir akademik geçmiş, Sağlık camiasındaki siyasi bağlantılarla atandığı, Rektörlük sürecinde liyakatin değil ilişkilerin belirleyici olduğu, gibi iddialar çeşitli mecralarda gündeme getirilmişti.
Bentli'nin 10 h-indeksi ile listenin ancak ortalarıda yer bulabilmesi, bu iddiaları daha da güçlendirmiş durumda. Akademik çevreler, bu durumun Malatya gibi önemli bir şehirde yeni kurulan bir üniversitenin gelişimini sekteye uğrattığını düşünüyor.
Türkiye'nin Zirvesi: Koç Üniversitesi Açık Ara Önde
Listenin ilk sırasında yer alan Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Sitti, 132 h-indeks ve 60 bini aşkın atıf ile dünya çapında bir akademik profil çiziyor. Onu sırasıyla:
Prof. Dr. İlhami Gülçin (Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi - h=114)
Prof. Dr. Yusuf Yılmaz (Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi - h=63) takip ediyor.
Liyakat Olmadan Bilim Olmaz
Elde edilen veriler, Türkiye’de üniversitelerin yalnızca binalarla, tabelalarla değil; bilimle ve liyakatle büyüyebileceğini bir kez daha ortaya koyuyor. Özellikle genç üniversitelerde yapılan atamaların, sadece siyasi değil bilimsel kriterlere de dayanması gerektiği vurgulanıyor.
Malatya’daki iki üniversitenin durumu, sadece yerel değil; Türkiye genelinde yükseköğretim sisteminin karşı karşıya olduğu yapısal sorunlara da ayna tutuyor.