Kenan Kaya ( Özel Haber) - Cumhuriyet Halk Partisi Malatya’da uzun süredir devam eden iç tartışmalar, Yazıhan Belediye Başkanı Abdulvahap Göçer’in açıklamalarıyla artık yerel sınırları aştı, ulusal basına taşındı. CHP il yönetimi ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba hakkındaki sert sözleriyle gündemden düşmeyen Göçer, bu kez TGRT Haber ekranlarında konuştu.
Göçer’in açıklamaları, CHP içinde “parti içi demokrasi, eleştiri kültürü, sadakat, talimat siyaseti ve tek adam iddiaları” üzerinden yeni ve çok daha sert bir tartışmanın fitilini ateşledi.
“BU MESELE SADECE İL KONGRESİ DEĞİL”
TGRT Haber’de konuşan Yazıhan Belediye Başkanı Abdulvahap Göçer, yaşanan krizin yalnızca bir il kongresi meselesi olmadığını belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Bu zerdenizin altında yalnızca İl Kongresi değil. İl Kongresi’nden önce başladı. Biz, Türkiye’nin Cumhur İttifakı’yla zor bir süreçten geçtiğini düşünüyoruz. Bu yüzden halkın; adalet ve özgürlüklere millete temel ihtiyaç duyduğu bir günde, temel bir ihtiyacın olduğu bir günde, belediye başkanlarımızın tutuklu olduğu bir günde, en küçük bir çakıl taşına bile ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.”

“BİRLİK DİYORUZ AMA BİRLİĞİ GÖREMİYORUZ”
Parti içindeki dağınıklığa ve bireysel çıkarlara sert tepki gösteren Göçer, CHP’nin kurumsal yapısının zedelendiğini savunarak konuşmasına şöyle devam etti:
“Cumhuriyet Halk Partisi’nde birlik ve beraberliğin olması gerektiğini düşünüyoruz. Ama ne yazık ki bu birlik ve beraberliği de göremiyoruz. Biz direniyoruz. Kendimiz yapıyoruz. Ne yazık ki kurumsal kimlikten uzaklaşıp bazıları bireysel heveslere düştüler. Partiyi şirkete, şahsi çıkar için kullanmaya çalışıyor.”
“BU PARTİDEN ZENGİNLEŞENLERE SESSİZ KALMAM”
Göçer, CHP’li kimliğini özellikle vurgularken, parti üzerinden kişisel çıkar sağlandığını iddia ederek şu sözleri kullandı:
“Ben Cumhuriyet Halk Partiliyim. Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidara gelmesi için de ne gerekiyorsa yapacağım. Bu şu demek değil. Bu partiden zenginleşmek amacıyla bu partiyi kişisel parti hâline getirenlere sessiz kalmayacağım. Sakın bunu kimse böyle düşünmesin. Bizi buna kimse mahkûm edemez. Biz mahkûm olmak istemiyoruz ve kimsenin menfaati için de emir altına girmeyiz. Bizi modern köleliğe kimse mahkûm edemez.”

“BİZ HER DAKİKA VATANDAŞIN İÇİNDEYİZ”
“Bizler Belediye Başkanıyız ve her an her dakika her dakika biz vatandaşlarla irtibat hâlindeyiz. Biz, vatandaşlarımızla birlikte partimizin oylarını yükseltmek için eylem ve söylemlerde bulunuyoruz. Biz bu eylem ve söylemlerin içinde bulunurken partimizi iktidara taşımak için gayret ediyoruz.”
“ELEŞTİRİ PARTİNİN GENLERİNDEDİR AMA…”
Atatürk’ün sözlerine atıf yapan Göçer, eleştirilerin bastırıldığını öne sürdü:
“Cumhuriyet Halk Partisi genlerinde eleştiriye tabi vardır. Mustafa Kemal Atatürk’ün 1931 yıldaki ikinci olağan kongresinde söylediği söz ‘Partide gördüğünüz bir yanlış olursa kayıtsız ve şartsız eleştirtin.’ Ama geldiğimiz noktada eleştiriler disiplinler ve sadakat ile susturulmaya çalışılıyor.”

“PARTİ TEK KİŞİNİN TEKELİNE BIRAKILAMAZ”
Göçer, isim vererek yaptığı açıklamada tartışmayı daha da büyüttü:
“Bir kişinin tekeline parti terk edilemez. Biz partiyi şirket gibi yönetenleri ve partinin ilkelerinden taviz verenleri, bunu da en başta Malatya'da yapan milletvekilimiz 2011 yılından beri tek milletvekilimiz olan Veli Ağbaba'yı kastediyoruz. Ne yazık ki Ankara'da oturup sahayı bilmeden burada talimatlarla bizleri yönetemezsiniz. Bizleri ‘Kendi belediyelerinizin sınırları dışında siyaset yapamazsınız.’ diye ikaz edemezsiniz. Bizler partimizi hem bulunduğumuz ilçede hem bulunduğumuz ilde hem Türkiye'de iktidara taşımak için uğraşıyoruz.”

YEREL TELEVİZYONDA DA AYNI SERTLİK: “BEN HİZMET ADAMIYIM”
Abdulvahap Göçer, Malatya’da yayın yapan bir televizyon kanalında yaptığı açıklamalarda da aynı sert ve tavizsiz dili sürdürdü. Göçer’in o konuşması da şu ifadelerden oluştu:
“İyi bir siyasetçi olmak için önümüzü iliklemek; herkese ‘peki efendim’, ‘doğru söylüyorsunuz’, ‘bunu gördüğünüz şekilde yapacağız’ demek değildir. Bir siyasetçi böyle olunmaz. Ama niyeyse siyasette böyle olunuyor. Güçlüden yana olmak, haklıdan yana olmaktan daha ön plana çıktı. Ama biz bunu yapmayacağız. Biz haklıdan yana olmak için yola çıktık. Güçlüden yana olmak için değil. Biz siyasetçi değiliz çünkü. Hizmet adamıyız. Ben siyaset yapmak için gelmedim. Hizmet yapmak için geldim. Siyaset yapsaydım, TOKİ konutlarının önünde fotoğraf çektirirdim. Besi OBS’nin önünde fotoğraf çektirirdim. Ben günü kurtarmanın peşinde değilim. Ben yaranmak peşinde değilim. Dalkavukluk yapmak peşinde değilim. Ben aldığım görevde 5 yıl hizmet yapmak için buradayım. Bana Yazıhan oy verdi.”

“Nasıl, nereden, nereye zıplayacağımı düşünmüyorum. Çünkü ben hizmet için buradayım. Zıplamak da istemiyorum. Birileri zıplamayı düşündüğü için birilerinin etrafında toplanıyorlar ve onlara oy kazandırmaya devam ediyorlar. Ben bunun derdinde değilim. Esas duruş nedir biliyor musunuz? Vatandaşın yanında yer almak. Ben kimsenin talimatını almam. Ben sadece ve sadece vatandaşın talimatını alırım. Şu an Yazıhan’da CHP ile AK Parti bana karşı aynı kulvarda yürüyor. Biz birbirimizi, siz birbirlerinizin menfaatini korumaya çalışıyorsunuz. Siyaseti menfaat odağında kullanıyorsunuz. Ben hizmet için buradayım. ‘Biz bunu CHP’den uzaklaştıralım. Siz ortaya gelin ve onu CHP’den uzaklaştırıp görevden aldıralım.’ diyorsunuz. Ben buna müsaade etmem. Yazıhan halkı buna müsaade etmeyecek.”
“Biz demokrasi için mücadele ediyoruz. Bir partimizin iktidara gelmesini istiyoruz ve bunun mücadelesini veriyoruz. Onun için de hiç kimseye ‘iyilik’ demeyeceğiz. Bizim üç yılımız var. Üç yılımızda ne gerekiyorsa Yazıhan için yapacağız. Düşünsene, üç yıl önce genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’ydu. Bugün ise Özgür Özel. Cumhurbaşkanımız Erdoğan. Daha önce Abdullah Gül’dü ya da İnönü’ydü. Şimdi onlara saygısızlık mı yapmamız gerekiyor? Onlara hakaret etmemiz, küfür etmemiz mi gerekiyor? Hayır. İşte biz bu yolda yürüyoruz. Güç elinden gittiğinde kimseye yanlış yapılamaz. Küfür edilemez. Biz bu yoldayız.”

“Partimizde bunu başarana kadar da mücadelemize devam edeceğiz. Biz kimsenin emrinde değiliz ve olmayacağız. Sandık neredeydi? Yazıhan’da neden sandık yoktu? Malatya’da neden sandık yoktu? Yeşilyurt 300 bin nüfuslu bir yerken neden 150 kişinin olduğu küçük bir alanda oy kullanıldı? Ben bunu kabul etmiyorum. Yazıhan’da belediye başkanlığı yapan bir kişinin ben gizlemle meclis üyelerini kabul etmiyorum.”
“Beni saymazsan ben de seni saymam. Bana iyilik eğmezsen ben de sana saygı duymam. Bilgisini kabul etmiyorum. Ben birey için değil, birileri için değil; ben partim için hizmet ederim. Ben partimin büyümesi için hizmet ediyorum. Ben Yazıhan için hizmet ediyorum. Ben kişi adamı değilim. Ben CHP’nin büyümesini istiyorum.”
“Bazı kişiler benim arkamdan, ‘Seni Veli Ağbaba belediye başkanı seçtirdi, sen nasıl olur konuşursun’ diye boş konuşuyor. Beni Veli Ağbaba seçtirmedi. Beni Yazıhan halkı seçti, onların oyu ile geldim. Veli Ağbaba bu şehrin milletvekili ama Genel Merkez var. Belediye Başkan adaylarını Genel Merkez belirledi. Yani Ağbaba Genel Merkez’den üstün mü? Kaldı ki, beni aday o göstermedi. Sanki Yazıhan’da diğer partilerde olduğu gibi çok aday vardı da ben mi tercih edildim. CHP’den bir aday çıktı o da benim. Tek aday ve aday gösterildi. Bunun kararını CHP Genel Merkezi verdi. Bilmeden konuşmasınlar. Benim tek amacım var bu partiyi iktidara taşımak.”
