Malatya’nın Doğanşehir ilçesi Eskiköy-Kelhalil mıntıkasında çevre felaketi boyutuna ulaşan taş ocağı gerilimi giderek büyüyor. Bölge halkının aylardır süren itirazlarını hiçe sayan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, şimdi de üçüncü ocak için onay verdi. Daha önce iki taş ocağının açıldığı bölgede, yeni mermer ocağı ve kırma eleme tesisi için “ÇED olumlu” kararı çıkarıldı.
Karara tepki gösteren vatandaşlar, “Oldu olacak Doğanşehir’in adını da Taşocakşehir yapsınlar. Sağlığımız, doğamız, yaşam alanlarımız hiçe sayılıyor. Bir yandan köyün karşısına hayvan barınağı, bir yandan taş ocakları… Yeter artık!” diyerek isyan etti.
Bakanlıktan Skandal Karar
Malatya Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nün resmi yazısında, Zeren İnşaat tarafından yürütülecek mermer ocağı projesine “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” raporu verildiği açıklandı. Bu karar, bölge köylülerinin öfkesini doruğa çıkardı.
Avukat Ferhat Duran: “Bu Zihniyet Yarın Evlerinize de Göz Dikecek!”
Kendisi de Doğanşehirli olan Avukat Ferhat Duran, bölge halkı adına sert bir açıklama yaparak kararı kabul etmeyeceklerini duyurdu. Duran’ın sözleri yankı uyandırdı:
“İlçemizde Eskiköy-Kelhalil mıntıkasında ormanlık alan içerisinde yer alan iki ocak arasına üçüncü bir ocak için ÇED süreci başlatıldı. Daha önce proje tanıtım dosyası ilgili bakanlığa sunulan proje tüm hızıyla ilerlemektedir. Mermer Ocağı ve Kırma Eleme Tesisi olduğu belirtilen ocağın resmi prosedürleri tamamlayarak faaliyete başlaması halinde halihazırda yöre sakinlerinin artık tahammül seviyesini zorlayan madencilik faaliyetlerine bir yenisi eklenecektir.
Söz konusu proje, ormanlık alanın içinde ve yerleşim yerlerine çok yakın bir noktada. Yörede yaşamı imkânsız hale getiren ocaklara yenilerinin eklenmesi kabul edilemez. Kişisel çıkarların, toplum yararının önüne geçmesi sürdürülebilir değildir. Bugün bu faaliyetlerden kâr edenler bile yarın zarar görecektir.
Bu nedenle, hukuki ve toplumsal anlamda duyarlı tüm kesimleri süreci sahiplenmeye çağırıyorum. Projede pay sahibi olan herkesi de düşmanca faaliyetlerini terk etmeye davet ediyorum.
Bugün üçüncü taş ocağına göz yuman zihniyet, yarın evlerinize yönelir. Bu bölgede yalnızca Kelhalil değil, Polatdere, Eskiköy, Çığlık ve çevre köyler de vardır. Depremin yaraları henüz sarılmamışken yeni bir çevre yıkımı dayatılıyor.
Balyan Aşireti tarih boyunca her türlü haksızlığa karşı dik durmuş, mücadele etmiştir. Bugün de aynı hafıza ve kararlılıkla bu yanlışın karşısında olunacaktır. Çünkü bu ocak, yalnızca ağaçları değil, bölgenin geleceğini de yok edecektir.
Karara karşı 30 günlük dava açma süremiz var. Bu süre kaçırılırsa dava yolu kapanacaktır. Bu yüzden herkesin maddi, manevi, hukuki ve toplumsal anlamda süreci sahiplenmesi, birlikte hareket etmesi zorunludur. Aksi takdirde bugün ormanlarınızı hedef alan zihniyet, yarın doğrudan evlerinizi hedef alacaktır.”
“Doğanşehir Taş Ocaklarına Teslim Edilemez”
Bölgede yaşayan vatandaşlar önümüzdeki günlerde toplu halde mahkemeye başvuracaklarını, gerekirse alanlarda direneceklerini ifade etti. Doğanşehir’in tarihsel, kültürel ve çevresel değerlerinin rant uğruna heba edilmesine izin verilmeyeceğini vurgulayan halk, “Bu bir çevre meselesi değil, var olma mücadelesi” diyerek tepkilerini dile getirdi.
Mehmet Karaca (çiftçi):
“Bizim çocuklarımızın geleceği, nefes aldığımız hava, içtiğimiz su paradan daha kıymetli. Bu ocakların tozu yüzünden zaten bahçelerimizde ürün yetişmez oldu, kayısı ağaçlarımız kuruyor. Şimdi üçüncü ocağı açacaklarmış. Biz artık tarlada değil, toz bulutunun içinde yaşıyoruz. Köyümüzü taş ocaklarının çöplüğüne çevirmelerine izin vermeyeceğiz. Gerekirse traktörümüzle önlerine yatarız ama bu toprakları terk etmeyiz.”
Fatma Yılmaz (ev hanımı):
“Her sabah kalktığımızda patlama sesleriyle uyanıyoruz. Çocuklarımız korkuyor, gece uykudan sıçrayarak kalkıyor. Biz bu köyde huzur için yaşıyoruz, ama taş ocakları bize kabus yaşatıyor. Daha iki ocağın derdinden kurtulamadık, üçüncüsüyle bizi nefessiz bırakacaklar. Devlet bize sahip çıkacağına, şirketlere yol veriyor. Böyle adalet olmaz. Biz köylü değil miyiz, bizim sesimizi neden duymuyorlar?”
Ali Demir (emekli ):
“Doğanşehir’in adıyla özdeşleşmiş olan doğayı yok ediyorlar. Burada sadece taş yok, burada tarih var, kültür var, anılarımız var. Çocuklarımız dedelerinin mezarlarına, ninelerinin diktiği ceviz ağaçlarına sahip çıkmak zorunda. Bugün taş ocaklarıyla başlayan yıkım yarın yerleşim yerlerine kadar gelecek. İnsanları köyünden, yurdundan eden bir anlayışa boyun eğemeyiz. Bu karar yalnızca çevreye değil, bizim insan onurumuza da ihanettir.”
Zeynep Aksoy (üniversite öğrencisi):
“Ben üniversite için Malatya merkeze gidiyorum ama her hafta köye dönünce manzara daha da kötüleşiyor. Çocukluğumun geçtiği ormanlar delik deşik olmuş. Biz gençler köylerimize dönmek, burada yaşam kurmak isterken, bu taş ocakları yüzünden köylerimizi terk etmeye zorlanıyoruz. Bizden sonraki nesil doğduğu topraklarda yaşayamayacaksa, bunun vebalini kim ödeyecek? Bu yalnızca köylerin değil, bütün Malatya’nın meselesidir. Oldu olacak Doğanşehir’in adını taşocağışehir yapsınlar.”
