
Defol Alevi mi? O zaman hepimiz defolalım!
Geçenlerde sosyal medyada karşıma çıkan bir paylaşım…
“Defol Alevi!”
Koskoca puntolarla yazılmış…
Bir de altına utanmadan, arlanmadan yorumlar eklenmiş…
Önce bir durdum…
Sonra içimden şöyle dedim:
Tamam…
Defol!
Ama…
Defolurken yanında şunları da al!
“İncinsen de incitme” diyen insanlığını…
“Her ne arar isen kendinde ara” diyen gönlünü…
“Çalışmak ibadettir” diyen alın terini…
“Kadın erkek sorulmaz muhabbetin dilinde” diyen eşitliğini…
“72 millete bir nazarla bak” diyen hoşgörünü…
“Misafiri geri çevirme” diyen cömertliğini…
“İnsan gönlü Kâbedir, gönül kırma” diyen vicdanını…
“Kibirlenme, gösteriş yapma” diyen alçak gönüllüğünü…
Ne kadar güzel huyun, edebin, ahlakın varsa hepsini toparla…
Hepsini al, ondan sonra defol!
Bir de…
Ozanlarını da yanına al!
Aşık Veysel’i, Mahzuni Şerif’i, Nesimi’yi, Pir Sultan Abdal’ı, Yunus Emre’yi, Hacı Bektaş-ı Veli’yi…
Battal Gazi’yi, Hallacı Mansur’u, Ali İzzet’i, Sıtkı Baba’yı, Baba Mansur’u…
Topla hepsini götür!
Sazlarını, sözlerini, semahlarını, nefeslerini…
Götür ki…
Geride ne kalsın?
Kuru bir vatan…
Çorak bir toprak…
Dostsuz, insansız, renksiz, ruhsuz bir Anadolu…
İşte o zaman gör bakalım…
Burası Anadolu mu kalır, yoksa taşlaşmış bir çöle mi döner?
Bugün sizlere bir sosyal medya platformundan da bahsetmek istiyorum…
“Malatya’da Olup, Malatya’da Yaşamayanlar”
Yaklaşık 20 bin takipçisi olan, Malatya’nın sesi soluğu olmuş bir grup.
Kurucusu da benim ortaokuldan arkadaşım — yürekli bir Malatyalı — Ogün Özkul.
Ne yaptı Ogün?
Bir sayfa açtı…
Ama öylesine açmadı…
Malatya’da doğup başka illere, başka ülkelere gidenleri bir araya topladı…
Memleket hasretini dindirdi…
Kimsenin sesini kısmadı…
Kimseyi ötekileştirmedi…
Herkese söz hakkı verdi…
Bazen Malatya'nın dertlerini konuşturdu, bazen sevinçlerini…
Kayısısından depremlerine, insanından kültürüne kadar her şeyi konuşturdu…
Ve bu platform büyüdü…
20 bin kişinin buluştuğu, dertleştiği, sarıldığı koca bir aileye dönüştü.
İşte biz de buradan, Malatya’dan ses veriyoruz…
Fitneye değil, kardeşliğe…
Kutuplaşmaya değil, birliğe…
Buradan Ogün kardeşime de yürekten teşekkür ediyorum…
Malatya’nın iyilik sesini duyurduğun için, birlik olduğun için, kucakladığın için…
Gelelim o çok konuşulan sosyal medya paylaşımına…
Bir Alevi kardeşimiz, o platformda bir paylaşım yapmış…
Ne demiş?
“Asgari ücretle geçinilmiyor…
Emekli maaşı ev kirasına yetmiyor…
Peki sonrası?
Bu insanlar ne yiyecek, nasıl geçinecek?”
Derdini dile getirmiş…
Gayet de haklı söylemiş…
Çünkü bu ülkede hangi mezhepten, hangi kimlikten olursan ol…
Açlık aynı açlık!
Geçim derdi aynı geçim derdi!
Zamlar herkese aynı vuruyor…
Ama sonra…
Birileri çıkmış…
“Alevi gitsin!” demiş…
Pes artık!
Hangi akılla?
Hangi vicdanla?
Hangi insanlıkla?
Tam da Devlet Bahçeli’nin o açıklamasının üstüne…
Ne demişti Sayın Bahçeli?
“Bir Alevi, bir Kürt Cumhurbaşkanı Yardımcısı olsun!”
Bunu niye dedi?
Bu ülkenin bütün renkleri bizim, diye…
Kimseyi ayırmayalım, kimseyi ötekileştirmeyelim, diye…
Ama ne oldu?
Kimileri sağını solunu çekiştirdi…
Kimileri eğip büktü…
Kimileri de bundan nemalanmak isteyen sosyal medya münafıkları gibi “Alevi gitsin!” diyerek fitne çıkardı!
Unutma güzel kardeşim…
Bu ülkede Alevi Bakan da oldu…
Alevi Milletvekili de…
Kimse kalkıp da onlara “Sen Alevisin, bu makam sana haram!” demedi…
Ne zaman ki o insanlar seçildiler, geldiler…
Görevlerini yaptılar…
Kimse de kalkıp mezhep sorgulamadı!
Bak Kemal Kılıçdaroğlu…
Altılı Masa’nın adayıydı…
Bir Alevi olarak Cumhurbaşkanı adayı oldu…
Eğer Meral Akşener masadan kalkmasaydı…
O masa dağılmasaydı…
Belki de bugün bu ülkenin Cumhurbaşkanı olacaktı…
Ve inanın…
O kazansaydı,
Hiç kimse kalkıp da “Alevi Cumhurbaşkanı istemiyoruz!” demeyecekti…
Çünkü mesele mezhep değil…
Mesele insanlık!
Mesele hak!
Mesele hukuk!
Mesele kardeşlik!
Ey Malatyalı…
Ey Anadolu insanı…
Komşun gitsin mi?
Dostun, kardeşin, arkadaşın gitsin mi?
Cenazende yanında olan, düğününe gelen, bayramda kapını çalan gitsin mi?
Vallahi bu sorunun cevabı basit…
Fitne çıkaran gitsin!
Ama bu milletin mayası olan hiç kimse bir yere gitmeyecek!
Burası Anadolu…
Burası Malatya…
Burası kardeşliğin, dostluğun, insanlığın yoğrulduğu topraklar…
Buralarda kimse kimseye “Defol!” diyemez…
Bizim burada denir ki:
“Gel kardeşim…
Soframıza otur…
Birlikte dertlenelim…
Birlikte gülelim…
Birlikte bu memleketi yaşatalım…”
O yüzden…
Birliğe düşmanlık edenler…
Fitne tohumu ekenler…
Bölücülük peşinde olanlar…
Siz defolup gidin!
Bu topraklarda kalan biziz…
Bu topraklarda yaşayan biziz…
Bu topraklarda kardeşçe, omuz omuza, gönül gönüle yürüyenler biziz!
Bunu da böyle bilin!